NERE GİDAH KARDAŞ URFA ELİNDEN
Terbiye ağacı meyve vermedi
Büyüklere saygı hürmet kalmadı
Oldu dedik ama, hiç de olmadı
Nere gidah kardaş, Urfa elinden
Şarkı, türkü okur, makama uymaz
Gazeli, hoyratı, kimseler duymaz
Darbuka çalarken usulü bilmez
Nere gidah kardaş, Urfa elinden
Fırenk “domat” oldu, İsot'ta “biber”
“Hıttı”dan, “acur”dan yok artık haber
Kuaför olduya, şu bizim berber
Nere gidah kardaş, Urfa elinden
Yolları bozuk, toz, kışın da çamur
Mayası bozuldu tutmuyor hamur
Sorumlu uyuyor, yastığı samur
Nere gidah kardaş Urfa elinden
Bendine sığmıyor dere de taştı
Söylenen yalanlar milyonu aştı
Duyan hayret etti, bu işe şaştı
Nere gidah kardaş, Urfa elinden
Bülbülün yerini, kargalar almış
Doğruluk soran yok, elinde kalmış
Allahın selamı “merhaba” olmuş
Nere gidah kardaş, Urfa elinden
Sade yağımıza, “Vita” katıldı,
Vicdanla merhamet dama atıldı
Çekle, para ile, oylar satıldı
Nere gidah kardaş, Urfa elinden
Utanma kalmamış, ne de terbiye
“Heb bana, reb bana”, der ki ver biye
Rüşvetin adını, koyduk “hediye”
Nere gidah kardaş, Urfa elinden
Kendisi zengindir, komşusu muhtaç
Biri tok yatarken, öbürü de aç
Yaralı parmağa, sürmez bir ilaç
Nere gidah kardaş, Urfa elinden
Söz verenler, tutmaz oldu sözünü
Hem ruhu aç, hem kaybetti özünü
Bilmem toprak, doyurur mu gözünü
Nere gidah kardaş, Urfa elinden
Herşey menfaattir, dosluk ne gezer
İnsanlık adına, insanı ezer
Sen daha ne konuşursun Abuzer
Haho haho haho, Urfa elinden
NAYLON AVRAT
Gelin yerişiy şapur şupur
Yağmır yaği de, üzüne tükür
Nerden bulaşatık bu hersize
Yiyi heç demi, Allah’a şükür
Gelin niye bakmadi işiye
Kim dedi gettiy kapı komşıya
Akşam olsın sölerem gişiye
Valla zibil doldırır leşiye
Bı çırteneden, olır mı avrat
Hergün geyyi kuşani, binbir kat
Benı saymi sözımı dinemi
Ah anam gelin değil bi afat
Havar yetişın evimi yıhtı
Kaşını çattı, biye yan bahtı
Bi çüt bilezik neyiye yetmi
Bi de kolına ahıtma tahtı
Gün üstüne doği, işe bahmi
Ben öliyem, o yerinden kahmi
Bı nasıl gelin, düşman başına
Ges yahami deyi suyiz ahmi
Bınlar avrat degil naylon avrat
Üzı çarpana bı nasıl surat
Ulvan edi süsü edi otıri
Yerişip yetmıyesen be mırat
Akşama oğlıma döğdırmezsem
Çırpı gemikleri kırdırmazsam
Biye çırtıklı emo demesinler
Üstiye bi kuma getirmezsem
DARA DÜŞMÜŞEM
Senden uzaklarda dar’a düşmüşem
Halimden anlamaz yar’a düşmüşem.
Bu gurbet acısı ince bir sızı
Ayrılık derdiyle nar’a düşmüşem.
Karanlık, kör kuyu her gece bana
Feryat-figan ne ki zar’a düşmüşem.
Baran gibi yağar üstüme bela
Çekilmez bir büyük bar’a düşmüşem.
Beklerken ati’de id-i vuslatı
Mazlumam ziya’dan tar’a düşmüşem.
BEKİR URFALI